İnsan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışmıyorsun.
Kimse kimseyi tanıyamaz, tanıdığımızı sanırız. Tanıdığımız kadarına inanırız. Eğer gerçekten tanısak, bırakın aşkı filan, kimse kimseyle arkadaş bile olamaz.
Gerçekler her zaman güzel olmayabilir. Bazen de ne kadar az şey bilirsen, o kadar iyidir.
Ahmet Ümit Sözleri
Bence ahlakın baş düşmanı iktidardır. Ahlaktan yoksun bir iktidar makamı ya hırsız yapar insanı ya soysuz.
Kaç yaşında olursa olsun, herkes kendi yanlışıyla yüzleşmeli. Kendi zayıflığını, kendi alçaklığını, kendi rezilliğini bilmeli.
Lafa geldi mi herkes şikâyetçi. Fakat bir şeyler yapalım dediğinizde, önce kendi çıkarlarına bakıyorlar.
Bazı insanlar karanlık bir kuyu gibidir, yanında yıllar geçirseniz bile tanıyamazsınız, bazı insanlar ise açık kitap gibidir, daha ilk gördüğünüz anda anlarsınız. Onlar kendilerini gizlemeye gerek duymazlar.
Ne kadar anlamlı, ne kadar önemli işler yaparsa yapsın, önce insanın kendisinin mutlu olması lazım.
Kızmıştım, doğru ama senden vazgeçebileceğimi nasıl düşünürsün? Yağmur yağmadığı için toprak buluttan vazgeçebilir mi?
Aşk hiçbir zaman pişman olmamaktır. Ama bence aşk, bin kere pişman olsan da, bin kere onun peşinden gitmektir.
Beden diline çok inanırdı. İnsanların gizlemeye çalıştıkları duygularını, zaaflarını, yalanlarını çoğu kez beden dili ele verirdi.
Ahmet Ümit Kitap Sözleri
Şiddetini artıran rüzgârla yarışırcasına yürüdüm şehrin sokaklarında... Karnımda, hakkında vereceğim kararı bekleyen bebeğim, aklımda çözümsüz düşünceler, yürüdüm.
Bugüne dek yüzlerce kez savaş oldu, milyonlarca kişi öldü, insanlık bundan hiçbir ders çıkarmadı. Yani öldürmek bir işe yaramadı.
İnsanın kazandıgı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.
Çığlık değil, ürperiş değil, evet, nereden geldiğini bilmediğim o vahşi iniltiyi kalbimin derinliklerinde duydum. Soluksuz kaldım, boğazım kupkuru, alnım ateşler içinde, tuhaf bir hülyaya kapılmışım gibi sürüklendim o dipsiz boşlukta. Hayatın en karanlık sırrıyla yüzleştim.
Bize gereken gerçektir, hayalden, büyüden, rüyadan arınmış gerçek. İçinize işleyen bakışlara kanmayın, hiçbir bakış masum değildir.
Uyum güzelliktir. Uyum, suyun özelliğidir. Su, sabrın simgesi, istiridyenin yurdudur. Su olmasaydı, inci de olmazdı. Sabırlı ol ki istiridye gibi inciler yapasın.
Ahmet Ümit Alıntıları
Kendileri iyi oldukları zaman bütün dünyanın da iyi olacağını zannederdi bu hayal dünyasında yaşayanlar...
Biz insanız, vahşetin yasalarına göre yaşamamalıyız. Geçmişte olduğu gibi hepimizin birlikte mutlu olacağı bir toplum kuralım.
İçinde Tanrının bir tek kulunun dahi olmadığı bir köy gördün mü hiç? O kulakların zarını yırtacak kadar kuvvetli sessizliği işittin mi? En tatlı çocukluk hatıralarının birer kabusa dönüştüğüne şahit oldun mu?
Ne bu dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne insanlar bu kadar inceliği... Hakikat çok daha basittir, çok daha acımasız.
Erkeklerin ağlamasının yakışık almayacağını öğretmişlerdi bana. Ama acım ve nefretim öyle büyüktü ki aldırmadan hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Kimi zaman sevdiklerimin ihanetine uğrarım, kimi zaman arkadaş bildiklerimce arkadan hançerlenirim, kimi zaman hayal kırıklıkları yaşarım ama dostlarımdan asla vazgeçmem. Onlardan vazgeçersem, yaşamaktan vazgeçmiş gibi olurum. Sevdiklerim olmadan, paylaşmadan yaşamanın ne anlamı var?
Yanlış anlayacak bir şey yok. Senin kendine göre nedenlerin vardı... Ama sen de beni anlamalısın. O günlerde benim için çok önemliydin ya da öyle olduğunu sanıyordum. Şimdi geçmişe daha soğukkanlı bakabiliyorum...
Senin suçun değil, bütün yetişkinlerde oluyor. İnsanlar büyüyünce hislerine duydukları güven azalıyor. Görmedikleri, dokunmadıkları, işitmedikleri, koklamadıkları, tatmadıkları şeylere inanmıyorlar. Hayal kurma yeteneğini kaybediyorlar. Mucizelerin gerçek olamayacağını düşünüyorlar. Sen de öyle oldun.