Allah yoksa sana bu canı kim verdi, toprağa bu bereketi, suya şu akışı, çimenlere rengi, şu vızıldayan arıya uçma gücünü, insana düşünmeyi, sevmeyi kim verdi?
Ve unutma, her şafak, elinde fenerle gelen bir hırsız gibidir, ömürleri çalıp götürür. Uyanık dur!
Yüce tanrım! Ya ona azacık merhamet ver, ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Tanrım! Ya onu bana ver, ya beni ona...
"Doğruluk mu daha büyük meziyettir, yoksa yiğitlik mi?" diye sorar, cevap ne olursa olsun, "Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı!." derdi.
İnsanlar birbirlerine gülüyorlarsa aralarında nefret, birbirleriyle gülüyorsa aralarında sevgi çoğalıyormuş.
Sen beni sevdiğin, ben de seni sevdiğim için aramızda bir dünya yaratıldı. Ben de sen de bu dünyadaki her şeyi sevdik; her şey de bizi sevdi. Tıpkı âlemdeki her şeyin Allah'ı sevmesi gibi.
Yunus'um! Asalet doğruluktan değil duruluktan gelir. Körlük nankörlüktür. Bu dünyada marifet nefsi silmek değil, belki nefsi bilmektir.
Uğrunda ölebileceğim bir davam hala var, evet ama uğrunda öldürebileceğim hiçbir davam olmadı, olamaz...
Kimisi bilmem der, bilir; kimisi bilir bilmezlenir. Kimisi bilmediğini bilmez, bilirim der; kimisi bildiğini bilmiyor zanneder. Bilmemeyi bilmekle, bildiğini bilmemek aynı değildir.
İnsanlar yaratılışta eşittir ve kimseyi ırkından veya inancından dolayı aşağılamamanız gerekir, öyle değil mi?
Özür dilemek bir erdemdir, illa özür dileyecek sözü sarf etmemek daha büyük bir erdemdir.
Geçip gitmede ömür... Umutlar hep yarın, yarın, yarın! Tükenen zamanı dolduruyor hep kuru kavgalar, boş didişmeler, faydasız gürültüler... Aklını başına al kardeş! Günü, bugün say; ölüm ki kaşla göz arasında; ölüm ki dudakla söz arasındadır...
Uyan ey insan, her şey 'ben'den doğdu hep; benlikten doğdu... Bütün aptallıklar, bütün kötülükler benlikten doğdu.
Ey gönül! Hele şu dünyada adam gibi bir adam yokmuş. Var ise de gönülden anlayan bir sırdaş bulunmuyormuş. Eğer bilge isen, şu dünya için asla gam çekme ve tut ki dünya diye bir şey de zaten yokmuş...
Hatıralarınıza uzaktan baktığınız hâlde özlem gideremiyorsanız, ızdırap kelimesinin ne anlama geldiğini öğreniyorsunuz demektir...
Bu bir aşktı. Bir güzellikti bu. Güzellik ile aşkın paralellik prizmasıydı. Bu güzellik, cihanı gösteren bir ayna; bu aşk, o aynanın cilasıydı. Güzellik olmasa aşk ortaya çıkmaz; aşk olmasa güzellik yüz göstermez.
Doğruluk mu daha büyük meziyettir, yoksa yiğitlik mi? diye sorar, cevap ne olursa olsun, "Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı!" der.